GÖZYAŞI ÇEŞMESİ – KIRIM’DA SON DÜĞÜN

 VARLIK DERGİSİ Nisan 2017

           Enver Uğur Aykol – Sevinç Çokum’la Gözyaşı Çeşmesi adlı romanı üzerine söyleşi. Gözyaşı Çeşmesi- Kapı Yayınları

        Romanın ön planında büyük bir aşk olmakla beraber, aslında Kırım Hanlığı ve özellikle Kırım-Osmanlı, hatta Rusya ve Polonya ilişkileri üzerine, alt katmanlarında çok şeyler anlatmak istediğinizi söyleyebilir miyiz?

Evet, bu ilişkiler bu coğrafya bilinmeden yazılamazdı Gözyaşı Çeşmesi. Ancak bu bilgileri yeterince kullanmak ve romandaki insan ilişkileri çerçevesinde gelişen aşkı canlı tutmak ta gerekiyordu. Savaş ve barış halinde yüz yüze geldiğimiz bu devletlerle olan ilişkilerimiz ister istemez romana sindirilmiş dokunmalarla yer alacaktı…

Söyleşinin tümünü Varlık Dergisi’nden (Nisan 2017)
Okuyabilirsiniz.

GÖZYAŞI ÇEŞMESİ

“ ayrılık da sevdaya dâhil”
(Attila İlhan)

               Sevinç Çokum, son romanı Gözyaşı Çeşmesi’nde okurlarını 1760’lı yılların Kırım hanlığına götürüyor. 1758-1764 yılları arasında saltanat süren, daha sonra tahtından indirilerek dört yıl sürgün hayatı yaşayan ve 1768-1769 yılları arasında yeniden tahta geçtiği sırada vefat eden Kırım Giray Han’ın merkeze alındığı, bir tarihi roman olmamakla beraber, tarihi gerçeklerden de beslenen bir roman Gözyaşı Çeşmesi.

          Bilge, sanatsever, merhameti ve güçlü adaleti ile halkının sevgisini kazanmış olan Kırım Giray Han’ın saltanat yıllarının anlatıldığı romanın ön planında büyük bir aşk hikâyesi var. Ünlü Rus şairi Puşkin’i de çok etkileyen ve onun “Bahçesaray Çeşmesi” şiirine ilham olan, bugün bile hâlâ anlatıladuran, bir efsaneye dönüşmüş olan Kırım Giray Han ile Dilara Maria’nın aşkı, kitabın temel konusunu oluşturur. Ancak bu hüzünlü hikâyenin anlatıldığı satır aralarında 300 yıllık Kırım hanlığının tarihini, Osmanlı ile ilişkilerini, Ruslarla mücadelesini ve Kırım Giray Han’ın atalarının geçmiş yıllardaki serencamını da öğreniyoruz. Roman bittiğinde böyle güçlü bir aşkın hüzünle sona erişine üzüldüğünüz kadar, Kırım hanlığının Osmanlının 15.yüzyıldan itibaren Balkanlardaki ilerleyişinde, Viyana Kuşatması’nda ve Ruslarla mücadelesinde çoğumuzun atlanmış olduğu gücünü ve etkilerini öğrendiğinizde şaşırmadan edemiyorsunuz:

“Osmanlının gücünü yitirmesi, kendilerinin de buna denk zayıflaması demekse, kendilerinin güçten düşmesi de Osmanlının Rus ve Avrupa karşısında adeta bir cephe çöküşü, bir geriye dönüşü demekti.”(228)
Roman, ölmek üzere olan Kırım Giray Han’ın son saatleriyle başlar ve geçmişe doğru bir yolculuk yapılır Kırım Giray’ın hafızasından. Ancak yazar, monotonluğu kırmak adına zaman zaman Kırım Giray’ın doğduğundan bu yana en yakınında olan sütannesi Tefek Hanım’a da verir sözü. Sütannenin anlatımı önemlidir, zira böylece Kırım Giray’ın çocukluğuna kadar inilebilir, çocuk Giray’ın yetişkin haline gelişi, olgunlaşma aşamaları da öğrenilir okur tarafından. Hatırlayışlar halinde şimdiki zamandan geçmişe doğru ilerlerken roman, Kırım Giray Han’ın dünya görüşünü de aktarır bize yazar. Onun aslında barış taraftarı biri olduğunu, mümkün olduğunca siyasi krizleri barışçıl yollarla çözmeye çalıştığını, ama gerekli gördüğünde de ordusunun en önünde gitmekten çekinmeyecek kadar cesur olduğunu görüyoruz.

“Savaşlar her zaman olacaktır, tıpkı aşk gibi…”(s.224)
Yine görüyoruz ki, Kırım Giray, sadece güçlü bir savaşçı ve adaleti ile tanınan, becerikli bir yönetici değildir, sanatseverdir de. Sarayında dünyanın farklı ülkelerinden davet edilmiş müzisyenler bulunur, tiyatroyu önemser, resim yapar, yetenekli adamlarını resme teşvik etmekten geri durmaz. Hayatı sever ve sevdikleriyle vakit geçirmekten keyif alır. Her zaman okumaktan zevk alır.

Sevinç Çokum’un okura çizdiği Kırım Giray, insan olarak da bir han olarak da takdir edilen biridir. Bu haliyle Kırım Giray, sadece tarihi bir şahsiyet değil, sanki yazarın dünya görüşünün de yansıtıcısı gibidir. Sanki Sevinç Çokum, Kırım Giray’ı tarihte bilinenlerin de ötesinde, bir nevi onu kendi dünya görüşünün sözcüsü olarak iç dünyasını oldukça zenginleştirerek vermiştir, diyebiliriz. Nitekim aynı zenginliği, onun büyük aşkı Dilara Bikeç ile yakınlaşmaları sırasında da görüyoruz. Bir erkeğin bir kadının kalbini kazanmak adına yaptığı fedakârlık, aslında büyük aşklar için büyük fedakârlıklar gerektiği düşüncesini de doğrulamayı hedefler gibidir.

Dilara, Kırım Giray’ın onu ilk gördüğü haliyle Lehistanlı Maria, daha 20 yaşında iken, kırklı yaşlarının başındaki Kırım Giray, onunla ikinci baharını yaşayacağını hisseder sanki.
“Ne var ki bu kız, ömrünün en dalgalı, en fırtınalı zamanlarına doğmuş bir gökkuşağıydı aynı zamanda.”(231)

Ama iradeden çok kader hükmünü yürütür bütün aşklarda olduğu gibi bu aşkın başlangıcında. O, Kırım hanıdır, istese haremine alabilecekken, gözdelerinden biri yapabilecek onu, bunu tercih etmez. İster ki, onun kalbi de kendi kalbi gibi samimi bir aşkla atsın, sonunda eşi olsun. Uzun bir zamanı kapsayan bu aşkın olgunlaşma aşamasında, her ikisine ait duygulardaki inişleri ve çıkışları Sevinç Çokum, kitap boyunca okura hayli yoğun, derin hissettiriyor.

Bu haliyle Gözyaşı Çeşmesi için romantik bir aşkın hikâyesi diyebilecekken, alt katmanlarında yer alan Kırım’ın 18.yüzyıl dünyasındaki etkin rolünün, siyasi olaylar karşısındaki dirayetli tavrının karşısında okur olarak hayli etkileniyorsunuz. Üstelik kitap, tarihi gerçekliği işlediği gibi, sosyal yönü ağır basıyor. Özellikle günümüze gönderme olarak kabul edeceğimiz ideal yönetim üzerine altı çizilecek sözler dikkat çekiyor:
“Biliyor ki ülkesinin bazı yerlerinde onun yenilgisini isteyenler var… Bunlar her devirde ve her ülke yönetiminin hayatında olagelmişti ama onları kazanmak da önemliydi.”(s.353)
Bu sözleriyle yazar, ideal yönetici portresi de çiziyor aslında, Kırım Giray Han’ı bu açıdan örnek bir yönetici şahsiyeti kabul edebiliriz.

Hatta kibirle örtüşen bugünün aydın ve geçmiş yılların ulema kimliğine de göndermeler yapar yazar:
“..hem de halk üzerinde gururlu ve daima büyüklenen davranışları ve mevkileri sebebiyle ağırlığı olan adamlardı. Her nedense kendilerini kibirlene kibirlene, onu bunu beğenmediğini ilan ede ede kabul ettirerek hatırlı hale gelmişlerdi…”(s.357)
Ancak şu da bir gerçek ki, Sevinç Çokum romanlarının en belirgin özelliği; yazar, bireyin dramını, psikolojik çatışmalarını, zengin iç dünyasını ve derinliğini, sosyal romanlardaki bir tezi ortaya koymak uğruna hiçbir zaman feda etmemiş, kahramanlarının bireyliğini korumaya her daim dikkat etmiştir.
Romanda sadece Kırım Giray ve Dilara değil, daha pek çok kahraman da güçlü şahsiyetleri, insani zafiyetleri, karanlık ve aydınlık taraflarıyla anlatılmış. Özellikle sütanne Tefek Hanım, Kırım Giray’a bebekliğinden itibaren çok yakın olmanın verdiği hakla, onun hayatında hep önemli bir yer tutmak ister. Bu yüzden gün gelip de Kırım Giray’ı o büyük aşkı Dilara ile paylaşması gerektiğinde, yine onun sevgisini kaybetmemek adına Dilara’ya sahip çıkması dahi, insanın bilinç altının karmaşıklığını gösterir. Ancak gözdesi Zarema ise, Dilara’ya aynı hakkı tanımayan kıskançlığı ile yine insani bir zafiyet olan hırsının onu ölüme götüren yolun taşlarını nasıl döşediğini de gösterir bize yazar. Kırım Giray’ın hocası Samur Bilge’nin, en zor zamanlarında yanında buluna Tuvuş’un, Ayder ‘in, Acar Bey’in ve diğerlerinin varlığı da romanın zengin şahsiyet kadrosuna dâhil edilmiştir. Bir de Kırım Giray’ın ağabeyi Arslan Giray var ki, romanda şahsiyet olarak değil de sadece isim olarak var olmasına rağmen, Kırım Giray’ın hatıralarındaki sözleri ve eylemleri ile adeta Kırım Giray’ın yolunu aydınlatan kişidir.
Romanda zaman zaman Kırım Tatar Türkçesi sözcüklere, hatta türkülere de yer verilmiş. Böylece yazar, atmosfer oluşturma aşamasında artık kaybolmuş veya kullanılmayan ifadelerle anlatımı renklendirmiş.
Gözyaşı Çeşmesi’ni okuyan Sevinç Çokum okurları, onun 1984 yılında yayımlanan Hilal Görününce romanını hatırlayacaklardır. O roman da Gözyaşı Çeşmesi gibi Kırım’ı anlatır. Sanki yazar 1984’yazdığı ve 1853-1856 yılları arasındaki Kırım’ı anlattığı o romandan yaklaşık otuz yıl sonra yazılan Gözyaşı Çeşmesi romanında Kırım’ın geçmişine, hanlık dönemine bir yolculuk yapmıştır. Hilal Görününce romanında masalsı dokunuşlarla yer yer hatırlatılan Kırım Giray Han ile Dilara, bu defa bir romanın ana kahramanı olarak yeniden can bulur, efsaneleşen aşkları bir romanın kurgusuna dönüşür; Hilal Görününce romanında hatırlatılan, çoktan kurumuş olan, Han’ın büyük aşkı Dilara’nın kaybından duyduğu keder üzerine döktüğü gözyaşlarını temsil eden Gözyaşı Çeşmesi de yeniden akmaya başlar.
Gözyaşı Çeşmesi, Kırım Giray Han’ın geçmişini ve şimdisini birleştirirken, zamanın karşısında insanoğlunun -isterse bir han olsun bu kişi- acizliğini, Sevinç Çokum’un güçlü üslubu ile derinden hissettiriyor okuruna:
“Zaman da gizler acıyı kederi; iyi bir dosttur bir bakıma. Ancak biz bir bezle ikide bir sileriz aynayı ve ardından kederimizi ararız, onsuz olamazmış gibi düpedüz acımızı ararız.”(301)
Galiba Kırım Giray’ın insan tarafı; aşkı ve insanlığı yüreğine sığdırırken, Dilara’sı ve Kırım’ı için atarken o yürek; nasıl ki ayrılık sevdaya dâhildir -ister bir dilber suretinde olsun sevilen, ister vatan-sevdiğinin acısına da sevince de ortak olmanın sevdaya dâhil olduğunu, yazarın kalemiyle okuruna anlatmaya çalışmış.

FUNDA ÖZSOY ERDOĞAN’ın inceleme yazısı.GÖZYAŞI ÇEŞMESİ…
DERGÂH DERGİSİ Mayıs 2017

KIRIM’IN YAZILMAMIŞ AŞK ÖYKÜSÜ

            Türk Edebiyatı’nın emektar kalemlerinden SEVİNÇ ÇOKUM yeni kitabı GÖZYAŞI ÇEŞMESİ- KIRIM’DA SON DÜĞÜN de tarihi karakterleri kurguyla buluşturuyor. Kırım Hanı Giray, kalbini kaptırdığı Dilara için bir çeşme yaptırır. Çokum, Rus yazar Puşkin’e de ilham veren bu çeşmenin hikayesini kendi üslûbuyla anlatıyor.

Zeynep Zelan- Yazının tümü Yeni Şafak Kitap Eki’nde
Ocak 2017

Sadece Bir Sevdanın Değil, Kırım’ın Acısının da Şahidi: Gözyaşı Çeşmesi

          Sevinç Çokum’un yeni çıkan ‘Gözyaşı Çeşmesi- Kırım’da Son Düğün’ adlı eseri, Kırım’ın tarih boyunca yaşadığı acılara bizleri de şahit tuttuğu bir roman. Mustafa Uçurum bu kitap hakkında yazdı. Devamı bu siteden okuya bilirsiniz. http://www.dunyabizim.com/kitap/26538/sadece-bir-sevdanin-degil-kirimin-acisinin-da-sahidi-gozyasi-cesmesi

Yazan  - MUSTAFA UÇURUM

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>